Kültürel yönden tarihi köklü temellere dayanan Kars gelenekler, görenekler, halk hikayeciliği, maniler ve türküler yönünden oldukça zengindir. Anadolu'nun giriş kapısı olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kars değişik kültürleri de içinde barındırır. Bu zenginlik içerisinde aşıklık geleneği ayrı bir önem teşkil etmektedir. Geçmişi Dede Korkut Hikayelerine dayanan sözlü gelenekler, aşıkların anlatımları ile günümüze kadar ulaşabilmiştir. Kağızmanlı Hıfzi, Toruni, Dede Kasım, Aşık Avasi,Aşık Rüstem Alyansoğlu, Murat Çobanoğlu ve Şeref Taşlıova Kars’ın yetiştirdiği en önemli aşıklar arasındadır. Aşıklarımızdan Şeref Taşlıova UNESCO Somut Olmayan Kültür Mirası çalışmaları kapsamında Türkiye aşıklık geleneği dalında “2008 yılı YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ “ olarak seçilmiştir. Aşıklık geleneği Kars’ta halen aktif bir şekilde devam ettirilmektedir.
Aşık Şenlik
Aşık Şenlik (d. 1850 - ö. 1913), 19. yüzyıl saz şairi, halk lideri.
19 yaşındayken Ahilkelekli Aşık Nuri'den saz çalmayı öğrenmiştir. Kars, Ahıska, Borçalı, Tiflis, Gürü ve Revan'ı gezerek çağının diğer saz şairiyle karşılaşmalar yapmıştır.
1913'teki Revan yolculuğu sonrasında oradaki rakip saz şairlerinin kıskançlığıyla yemeğine zehir katılmış ve memleketi Çıldır'a ulaşamadan Arpaçay ilçesinde ölmüştür.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı esnasında halk-toplum önderliği yapmıştır. Ünlü şiiri "93 Koçaklaması"nı bu esnada söylemiştir. Bu şiirde geçen, "can sağ iken yurt vermeniz düşmana" mısrası o dönemki yurt savunmasının temel felsefesini oluşturmuştur.
180 adet şiiri, Selman Bey, Latif Şah ve Sevdakar Şah gibi hikâyeleri bulunmaktadır. Yöre saz şairlerinden âşık meclislerinde dinledikleri, yine yörede yapılan sohbetlerden ve okunan cönk kitaplarından faydalanmıştır.
Şiirlerinde Köroğlu, Dadaloğlu ve Karacaoğlan ile Azerbaycan sahası saz şairlerinden Hasta Hasan'ın etkisi vardır.
Kendi çağında ve kendisinden sonra gelen pek çok saz şairi üzerinde etkisi olmuştur. Sümmani, Posoflu Zülali, Azerbaycanlı Aşık Elesker bunlardan bazılarıdır.
İster ihtiyar ol ister nevcivan
Bu dünyada bâkî kalan öğünsün
Meraksız fikirsiz gamsız her zaman
Her zaman şâd olup gülen öğünsün
Müddet ki Hazret-i Ademden beri
Okunmaz defteri bilinmez sırrı
Bu dünyadan gitti nice bin biri
Ahretten dünyaya gelen öğünsün
Sefil Şenlik der ki bu dünya fâni
İskender Ürüstem Süleyman hani
Ecel pazarından kurtaran canı
Azrailden mühlet alan öğünsün
Aşık Şeref TAŞLIOVA
Âşık Şeref Taşlıova, 1938 yılında Ardahan’ın Gülyüzü (Pekreşen) köyünde doğdu. Küçük yaşlarda şiir yazmaya başlayan Taşlıova, âşıklık geleneğinin önemli isimlerinden olan Âşık Şenlik’in oğlu Âşık Kasım’a çıraklık etmiş ve daha sonra Âşık Gülistan ve Âşık Müdami'nin yanında âşıklık sanatını öğrenmeye devam etmiştir. Yöresindeki âşıklardan Mehmet Hicrani, Dursun Cevlani, İshak Kernali, Topal Latif, Âşık Merdarı, Âşık Abbas, Âşık Rıza ve İslam Erdener'i dinleyerek sanatını geliştirme fırsatı bulan Taşlıova, 1964 yılında TRT Kars Radyosunun açtığı sınavı kazanarak 10 yıl kadar Radyo programı yapmıştır.
1970’li yılların başında Kars merkezine yerleşen Taşlıova, 1990 yılına kadar sanatını icra ederek geçimini sürdürdü. 1990 yılında, Kültür Bakanlığı’nın teklifi üzerine Sivas Devlet Türk Halk Müziği Korosu’na sanatçı olarak atandı. Bu yeni görevi sebebiyle 1994 yılında ailesiyle birlikte Ankara'ya yerleşen sanatçı, 2003 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı.
Âşık Şeref Taşlıova’nın Halk edebiyatımıza kazandırdığı ve tasnif ettiği hikâyeler, kültür hayatımız ve tarihimiz açısından son derece önemlidir. 157 kadar âşık makamı bilen sanatçı, halk hikâyeciliğindeki makam bilgisiyle bu alandaki önde gelen isimlerden birisidir.
Başta Avrupa ve Türk Cumhuriyetleri olmak üzere yurt dışında gerçekleştirdiği çok sayıda performansla âşıklık geleneğinin tanınmasına katkıda bulunan Âşık Şeref Taşlıova’nın şiirlerinin bir kısmı Amerikan Indiana Üniversitesi tarafından, türküleri de Almanya Berlin Üniversitesi Uluslararası Geleneksel Müzik Enstitüsü (International for Traditional Music Institute) tarafından derlenerek kitap haline getirilmiştir. 60 kadar şiiri 1990 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Gönül Bahçesi adıyla yayımlanmıştır. Fikret Türkmen, Mete Taşlıova ve Nail Tan tarafından onun eserlerinden derlenen “Halk Hikâyeleri” adlı kitap da 2008 yılında Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmıştır.
Âşıklık geleneğinin yaşatılmasına ve kuşaktan kuşağa aktarılmasına yetiştirdiği çıraklarla da katkıda bulunan ve bu nedenle pek çok ödüle layık görülen Âşık Şeref Taşlıova, 2010 yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2008 yılı için Yaşayan İnsan Hazinesi ilan edilmişti.
Âşıklık geleneğinin önde gelen temsilcilerinden biri olan Âşık Şeref Taşlıova, 21.09.2014 tarihinde Ankara’da Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.
BENİ
Her gelen insanlar geçer üstümden
Muhannet sevdiğim yol ettin beni
Çekmeyinen kopmaz idi yaprağım
Aşkınla bir çürük dal ettin beni
Abdal edip diyar diyar gezdirdin
Kayığımı ummanlarda yüzdürdün
Peteğimi kovanımdan süzdürdün
Yadlar sofrasında bal ettin beni
Şeref der ki duyamadım sesin yar
Sırmalıydı yeleğinde süsün yar
Keşiş kızı Aslı mısın nesin yar
Kerem gibi yaktın kül ettin beni
Aşık Murat ÇOBANOĞLU
1940 yılında Kars'ın Arpaçay ilçesinin Koçköyü beldesinde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Karapapak (Azeri) Türkleri'nden ve asıl soyadı Çobanlar olan Çobanoğlu’nun annesi Lala (La'li) hanımdır ve babası, Aşık Şenlik'in çıraklarından Aşık Gülistan'dır. Babası Arpaçay'ın Koçköyünden olup 1920'de Kars'a yerleşmiştir. Karısının erken ölümü dolayısıyla oğlunu o büyütüp yetiştirdi. Babası oğlu Murat Çobanoğlu ile 1970 yıllarında İzmir'e yerleşmiştir ve İzmir'de yaşamaya başlamıştır.
Saz çalmaya ve şiir söylemeye 1951 'de gördüğü bir bir rüyada bade içtikten sonra başlamıştır. Murat Çobanoğlu 1966yılından başlayarak sürekli olarak Konya Aşıklar Bayramına katıldı. Artvin, Konya, Erzurum ve Mut'ta yapılan yarışmalarda dereceler aldı. Özellikle atışma dalında başarı gösterdi. Sık sık radyoda ve televizyonda -değişik konularda- söyledi. Saza egemenliği, ulusal duygularının güçlülüğü ve kendine özgü sesiyle ilgi çekti. Yurt içinde ve dışında düzenlenen bazı şenliklere katıldı.
Aşıklık geleneğinin bir parçası olan türkülü hikâyeler anlatma konusunda da başarılı örnekler veren Çobanoğlu, kendi türkülerinin yanı sıra usta malı türküleri de genç kuşaklara aktarmaktadır.
Türkiye’nin her yerinde bilinen, tanınan Çobanoğlu yıllarca radyo programları yaptı. Halk edebiyatı ve aşıklık geleneği üzerine çeşitli seminerler verdi. Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Türkiye dışında, Avrupa'dan İran'a dek birçok ülkede konserler verdi, yarışmalara katıldı.
1971 yılında Kars'ta açtığı, özellikle usta-çırak ilişkinden her alanda aşıklık geleneğinin sürdürülmesinde katkısı anlamında bir okul niteliğinde olan Çobanoğlu Halk Ozanları Kahvesi yörenin aşıklar merkezine dönüştü.
1965'e kadar Devrani, 1967'ye kadar Yanani, ondan sonra da Çobanoğlu takma adını kullandı. 1968-1987 yılları arasında çıkardığı yirmiye yakın plak ve kaseti vardır. 2 tane de altın plağı bulunmaktadır. Kiziroğlu türküsünü tüm Türkiye'ye tanıtmıştır. Son yıllarında televizyon programlarında Karapapak ağzıyla söylediği türküleriyle herkesin beğenisini kazandı.
Çobanoğlu'na ilişkin Ali Kafkasyalı'nın hazırladığı Aşık Murat Çobanoğlu, Hayatı-Sanatı-Eserleri (1998) adlı bir kitap bulunmaktadır.
26 Mart 2005 tarihinde Ankara'da vefat etti ve memleketi Kars'ta toprağa verildi.
Böyle midir dünya senin bütün işlerin
Var git dünya daha sana güvenmem
Kâr yerine çoktur bana zararın
Var git dünya daha sana güvenmem
Biçare Kerem'i yandırdın nara
Arzu, Kamber için kaldı avara
Ferhat az mı külünk vurdu dağlara
Var git dünya daha sana güvenmem
Çok yiğidi sen caydırdın ahdından
Çok güzele ah çektirdin bahtından
Çok sultanı sen indirdin tahtından
Var git dünya daha sana güvenmem
Çobanoğlu arzuhalin bildirdin
Çok yiğidin gül benzini soldurdun
Aşıkları gurbet elde öldürdün
Var git dünya daha sana güvenmem
Aşık Murat YILDIZ (Aşık Karahanlı)
1922-2003. Arpaçay'ın Karahanlı Köyünde doğdu. Asıl adı Murat Yıldız'dır.
Aşıklık geleneğine ve şiire küçük yaşlarda ilgi duymaya başladı. Köylerine gelip giden aşıklar aracılığı ile bilgilenmeye başladı. İlk ustası Aşık Kasım'dır. Daha sonra Aşık Gülistan ve Aşık İbrahim'in yardımlarıyla kendini geliştirdi. Sonraki yıllarda, oğlu Günay YILDIZ başta olmak üzere birçok genç aşığın yetişmesine katkıda bulundu.
Mahlasını doğduğu köye bağlılığı açısından kendisi seçen Karahanlı'nın çeşitli konularda işlediği şiirleri birçok araştırma ve yayında yer aldı. Ayrıca 3 tane de plak hazırladı.
Karahanlı, aşık anlatıları ve makamları konusunda oldukça yetkin bir aşık olarak kabul edilmekteydi.
Aşık Karahanlı, köyünde öldü ve orada toprağa verildi.
ADAMI
Dosta bağlanmak istersen
Ey' araştır sor adamı
Mücevherden değerlidir
Ele geçse sır adamı
Aşıklar söylemez boşa
Sözleri benzer kumaşa
Mecliste alırlar başa
Mücevherli dür adamı
Karahanlı eyletme sen
Yarasın eyletmesen
Danıştırıp söyletmesen
Kabadayı dar adamı
Kağızman'lı Hıfzı
Kağızman’da 1893 yılında doğmuş ve yine Kağızman’da 1918 yılında ölmüştür. İçli bir halk şairi olan Kağızmanlı Hıfzı’nın en yaygın şiiri SEFİL BAYKUŞ’ tur. Bunun dışında tabiatla söyleşileri oldukça önemlidir. Sade bir dille söylediği meşhur Çiçekler şiirini Turnalara yazdığı şu dörtlükler tamamlar gibidir.
Doldu feleklere feryad’ü figan
Ne zalim çağrışır gelen durnalar
Adam mı dayanır, can mı dayanır
Geldi daş demiri delen durnalar.
Yaralı yorgunlar geldi yetişti
Oldu katar katar çaldı çağrıştı
Eyvah getti bulutlara karıştı
Sesi kulağımda kalan durnalar.
Sefil durnam bizim dilden kanamaz
Ağırdır gövdesi dala konamaz
Şahandan havfeder yere inemez
Eyler dil şehrini talan durnalar.
Gözler bu meraktan dolukur ağlar
Gözümün yaşından yarılır dağlar
Döğer sinesini göğerir bağlar
O çalıp çağıran çalan durnalar
Mevlam bene bir çift kanat vereydi
Yorgun HIFZI durnalara ereydi
Hasret gözler belki yarı göreydi
Dost köyünden geçer iken durnalar...
Aşıklık geleneği Kars'ta halen aktif olarak devam ettirilmektedir. Aşık Günay YILDIZ 1996 yılında Kars Halk Ozanları Aşık Şenlik Kültür ve Yaşatma Derneğini kurarak yok olmaya yüz tutmuş aşıklık kültürünü ve aşıkları halka kazandırmıştır.
Aşık Günay YILDIZ
1954 Yılında Kars ilinin Akyaka İlçesinin Karahan Köyünde dünyaya gelmiştir. Aşıklık geleneğini hala devam ettirmektedir.
Aşık Ensar ŞAHBAZOĞLU
Kars İlinin Akyaka İlçesinin Üçpınar (Mokuz ) köyünde dünyaya gelmiştir. Aşıklık geleneğini hala devam ettirmektedir.
Aşık Mahmut KARADAŞ
1961 Yılında Arpaçay ilçesinden ayrılıp Akyaka İlçesine bağlanan Geçit Köyünde dünyaya gelmiştir. Aşıklık geleneğini hala devam ettirmektedir.
2005 yılında Murat Çobanoğlu Aşıkları Koruma Derneğini kuran Aşık Mahmut KARADAŞ, gönlünü verdiği aşıklık kültürünü yaşatmak için Birleşmiş Milletler, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kars Belediyesi ve Murat Çobanoğlu Aşıkları Koruma Derneğinin ortaklaşa kurmuş olduğu Namık Kemal Aşıklar Kültür Evinde günübirlik çıraklar yetiştirmek için aşıklık geleneğini sürdürmektedir.
AŞIK RÜSTEM ALYANSOĞLU
1939 yılında Selim ilçesinin Baykara köyünde doğdu. Âşıklık geleneğine ilişkin ilk bilgileri yörenin âşıklarından olan babası Hüseyin Alyansoğlu’dan aldı. Köyüne gelen bir göçebe kızı olan Bergüzar’a âşık olduktan sonra şiir yazmaya ve bağlama çalmaya başladı. Önce yöredeki, daha sonra Türkiye’nin öteki yörelerindeki bir çok âşıkla tanışıp karşılaşma olanağı buldu.
Kendi anlatımıyla, Kuzeydoğu Anadolu’nun ünlü âşıklarından Şenlik ve Sümmani’nin etkisinde olan Aşık Alyansoğlu, hem usta malı türküleri hem de kendi türkülerini söyledi. 1970 yılından itibaren Konya Âşıklar Bayramına katıldı. Çeşitli dallarda birincilik ödülleri aldı. Şiirlerinde ağırlıklı olarak gurbet, yoksulluk gibi konuları işledi. Öteki dallarda da birçok örnek verdi. Aşıklık geleneğini yurtiçinde ve yurt dışında devam ettirdi. Birkaç tane de çırak yetiştirdi. Bunlardan bir tanesi de yeğeni Mansur Alyansoğlu’dur. 41 yaşlarında iken yakalanmış olduğu amansız bir sarılık hastalığından kurtulamayarak 21.10.1981 yılında arkasında eşini ve gözü yaşlı 5 çocuğunu bırakarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
HAYATI
YOKSULUN
Dünyaya gelmeden felek peşinde,
Asla hiç güler mi yüzü yoksulun.
Bir lezzet görmedi tatlı aşında,
Kurumuş temelden tuzu yoksulun.
Durmadan baktırır her gün falına,
Saat bulmaz kayış bağlar koluna,
Beş kuruş getirip versen eline,
Tutmaz eli, görmez gözü yoksulun.
Yastığı şapkadır, ceket yorganı,
Yavan ekmeğidir kuru soğanı,
Bir çuvalı vardır bir de urganı,
Kaldırmaya tutmaz dizi yoksulun.
ALYANSOĞLU bu ahvale erilmez,
Dolu vurdu çiçekleri derilmez,
Her ne söylenirse kulak verilmez,
Yalan olur doğru sözü yoksulun.