Kars İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Koç Katımı

KOÇ KATIMI :
5.jpg

Kars yöresinin en eski geleneklerinden biriside koç katımıdır. Koç katımı günü mahalli takvimde de önemli bir yer tutmuştur. Çobanlar yanaşmalar ona göre hesap yılını anlaşır ve konuşurlar. Kars ve Kağızman yörelerinde ekim ayının son haftası ile kasım ayının ilk haftası koç katımı günleri olarak bilinir. Daha yayla yerlerinde koyunculuk yapanlar koç erken katıp koyunun ilk baharda otluğa çıkmadan doğurmasını hesaba katarlar. Gün olarak Cuma ve Pazartesi günlerinin hayırlı olacağına inanmışlardır. Katım günü yaklaştıkça koç sahiplerinde de bazı hazırlıklar başlar. Koçları süslemek için
Valalar koyunları süslemek içinde boyalar alınır. Evin kızı, gelini koç bezeği denilen renkli örgü ve süsleri hazırlamağa başlamış olurlar. Koçların boynuzlarına ve boyunlarına takılacak meyveleri iplere dizerler. Köylerde sürü sahipleri toplanıp koç katımını ve o yıl ki sürü idaresini konuşur, anlaşırlar. Köy genellikle bir mahallede koçu katmayı kararlaştırır. O gün koyun sahipleri pişirdikleri yemeklerle süsledikleri koçlarla sabahın erken saatlerinde katım yerine giderler. Koçlar götürülürken bazı inanışların da yerine getirilmesine son derece dikkat edilir. Koçlar evden çıkarılmadan önce koça erkek çocuk bindirilirse o yıl doğacak kuzular erkek, kız çocuğu bindirilirse dişi doğarlar. Koçlar katılıp yerine götürülürken aniden yol üzerine erkek veya kadın çıkarsa o yıl yola çıkanın cinsiyetine göre doğacağına inanılır. Sürüye ilk katılan koç siyah koyunla ilgilenirse o yıl kış hafif geçer. Yolda gebe kadına rastlanırsa o yıl koyunların ekseriyetle ikiz doğuracağına inanılır. Koç katım günü köyün neşeli günlerinden biridir. Katım için koçları götürürken silah atma, oyun oynama, tekbir getirme ve türkü söyleme gibi törenleri de yerine getirirler.
Koyun sürüleriyle ilgili bazı törenlere de son derece dikkat edilir. Yürüyen koyun sürüsünü ikiye bölüp geçmenin sürü içerisinden boş kova ile geçmenin ve doğum (döl) günlerinde evden tuz, ateş gibi şeylerin dışarıya verilmesi günah sayılmaktadır. Bunlar herkes tarafından bilinen ve dikkat istenen şeylerdir.
KARS’TA KOÇLA İLGİLİ ATASÖZLERİ :
1- Allah kolik (boynuzsuz) koçun hakkını gelik (boynuzlu) koça bırakmaz.
2- Koçluk kuzu kozda (koz kuzular için komda ayrılmış bir kesimdir. Bunun göz-bölüm karşılığı kullanıldığı bilinmektedir.) belli olur.
3- İki koç başı bir kazanda kaynamaz.
4- Koçu olan kurban keser.
5- Koçun kuyruğu, koça yük değildir.

KOYUNUN YÜNÜ :

Oğuzların yurdu olan Kars yörelerinde bu Türk geleneklerinin daha rengi ve kokusu bozulmamıştır. Eski Türklerde attan sonra koyuna olan sevginin bugün de devam ettiğini görmekteyiz. Oğuz Kağan obasının iki tarafına dikmiş olduğu kırk kulaç uzunluğundaki direklerin başına altın ve gümüş kavuklar bağladığı zaman birinin ayağına akkoyun,diğerininkine de karakoyun bağlamıştır. Bugün de sürüde bir akkoyunla bir karakoyunun bulunması Devlet (zenginlik) olarak kabul edilir.
Hunların asıl adının (KUN) olduğu, bunun da eski Türkçe de koyun, koç anlamına geldiği Çin kaynaklarından öğrenilmektedir. Ulu bir kavim adı olan (koyun,koç) Oğuz kiliselerinde kabulünden ve İslamiyet’in kabulünden sonra da cami ve mezar taşlarında yer almıştır. Iğdır’ da Karakoyun köyü mezarlığında, Çıldır’ da Gagaç ve Taşköprü köyündeki koyun ve koç heykelleri en canlı örnekleridir.
Yine eski Türklerde olduğu gibi, yakınlarından biri ölen kimseye başsağlığı dilemeye gidenler ölü sahibine verilmek üzere beraberinde koç veya koyun götürürler. Koyunlar ayrıca halkın folklor kaynağı da olmuştur. Koyunla ilgili hikayeler çoban ve ağa üzerine koşmalar, orta oyunları oldukça zengindir. Bunlardan biride hemen her köyde rastlanabilen koyunun yüzüdür.
Bugün herkes Ramazan günleri sayar ve bekler. Koyunun yüzü gününe kadar, kışın bütün sıkıntılı günleri gibi sayar; koyunun kısır ve gebe olanları belli olmaya başlamıştır. Koç katımından tam 100 gün geçmiştir. Bu gün bir bayram günüdür. Çobanların hepsi toplanarak bir program hazırlarlar. İki erkek arkadaşa kadın elbisesi giydirilir. Diğerleri de çeşitli kıyafetlerle dikkati çekmeğe hazırlanırlar. Köyde bulunan tulum, kaval gibi çalgılarla koyun sahiplerinin evlerini gezerek, türküler söyler ve oyunlar oynarlar; şöyle ki :

Koyunun yüzü geldi
Gün çaldı (güneş doğdu) kuzu geldi
Çobana taze keçe
Ayağa kuzu geldi

Kara koyun kaç koyun
Sürülerde baş koyun
Koçlar seni bulanda
Kara gider kış koyun

Ak koyun alayınan
Ot yığdın kalayınan
Koçlar seni bulanda
Kış gelir belayınan.

Türküler söylenir, oyunlar oynanırken kadın elbiseleri giyinenler evin oğluna eş ve hanımına kuma geldiklerini söylerler. Evdekilerde sandıklarını açmak isterler. Bazen o evin erkeklerinin dizlerinde oturarak gizli iğneler batırırlar. Buna son vermek için evin erkeği para, sigara evin hanımıda yağ, bulgur, çorap gibi evde bulunanlardan verir ve ağırlamağa çalışırlar.
Yüzüncü günden sonra koyun artık memededir. Buna “memelerin süte hazırlanması” denir. Doğum başlayıncaya kadar koyun sahiplerinin evinden geceleri ateş çıkması, kazan çıkması ve başkalarına tuz verilmesi iyi sayılmaz. Bu geleneğe uyulmazsa koyunların memeleri doğumdan sonra yara olur, inancı vardır. Doğum koç katımından yüz elli gün sonra başlar. İlk günü doğan kuzuya “dölbaşı” denir ve bunu eve getiren çobana da sahibi tarafından bahşiş verilir.